19 Ekim 2012 Cuma

YOGA VE FAYDALARI


Yoga nedir?

Yoga; farklı duruşların bir araya gelmesinden oluşan, beden-zihin-ruh bütünlüğünü sağlayan dünyadaki en eski kişisel gelişim sistemidir. Yoga bağdaş pozisyonunda oturmak ve ‘OM’ seslendirmekten ibaret değildir. Pek çok farklı duruştan oluşur ve bu duruşlar ders boyunca tüm kaslarınızı çalıştırır. Vaktimizin çoğu evde, iş yerinde, arabada oturarak geçtiğinden beden gerçek anlamda kullanılamamaktadır. Bu yüzden kaslar gevşeyip, eklemler sertleşmeye başlar. Yanlış duruş alışkanlığı sırt, bel, boyun ya da omuz ağrılarına sebep olmaktadır.

Yoga genelde ilk etkilerini, hızlı bir biçimde bedeninizde gösterir. Bu; ağrılarınızın azalması, daha dik bir duruş ya da uykularınızın düzene girmesi olabilir. Düzenli yaptıkça bedeniniz kadar zihninizdeki rahatlamayı da hissetmeye başlarsınız. Aslında tüm kişisel gelişim kitaplarında bahsedilen geçmişin karamsarlığı ve geleceğin endişesi olmadan, içinde bulunduğunuz ‘An’da kalmayı başarırsınız.

Yoganın Faydaları

Omurga esner ve güçlenir, bu da tüm bedeni ve duruşu olumlu etkiler.

Kaslar ve eklemler kuvvetlenir.

Kronik ağrıları ve kas gerginliklerini azaltır.

Tüm organların daha sağlıklı çalışmasına yardımcı olur.

Sağlıklı kilo vermeyi sağlar.

Yorgunluğu yok eder, vücuda canlılık kazandırır.

Akciğerlerin nefes kapasitesi artar.

Doğru ve derin nefes alış-verişi alışkanlık edinmeyi sağlar.

Bedenin tamamında kan ve lenf akışını daha iyi hale getirir.

Solunum, sinir, kardiyovasküler, endokrin, boşaltım sistemlerinin daha sağlıklı çalışmasını sağlar.

Sağlıklı insülin, lipit ve kolesterol metabolizması oluşur ve mevcut kronik rahatsızlıkların giderilmesine yardımcı olur.

Depresyon, panik atak gibi hastalıkların iyileşmesine yardımcı olur.

Uyku problemleri ve stres bağlantılı sıkıntılar azalır.

Zihin daha sakin ve huzurlu bir hal alır.

Ruh hali ve yaşama bakış açısı olumlu bir şekilde değişir.

Odaklanma yeteneğini artırır.

16 Ekim 2012 Salı

HAMİLE YOGASININ FAYDALARI


HAMİLE  YOGASI

Hamilelik 40 haftayı bulan bir süreçtir. Bu süreçte anne adayının vücudunda hormonal, fiziksel ve psikolojik değişimler meydana gelmektedir. Sabah bulantıları, yorgunluk, ödemler, bel ve sırt ağrıları görülebilir. Uzun bir süre fiziksel aktivitelerdeki kısıtlanmalar ve hamileliğe bağlı değişen hormon yapısı kadının psikolojik dengesi üzerinde önemli değişimlere neden olur. Bunlara rağmen hamilelik bir hastalık değil, kutsal ve kutlanması gereken bir süreçtir.

Tüm bu değişim sürecini sıkıntılar veya mutsuzluklarla geçirmek yerine, hamileliğin her anının keyfini çıkarmak için yoga yapılabilir. Hamilelik süresince yapılan yoga egzersizlerine Prenatal Yoga denir.

Prenatal Yoga fiziksel duruşlar, nefes teknikleri, rahatlama ve meditasyon yoluyla etkili bir stres azaltma yöntemidir.

Kimler Prenatal Yoga Yapabilir?

12.haftayı tamamlamış ve doktorundan onay almış her hamile prenatal yoga derslerine katılabilir. Hamilelik öncesinde aktif olarak spor yapan veya bir süredir düzenli yoga yapan hamileler ilk haftalardan itibaren derslere katılabilirler.

 Prenatal Yoganın Faydaları

 Beden Sağlığı:

Gebelikte sık görülen bel ve sırt ağrılarını; bulantı ve kabızlık şikayetlerini azaltır.

Değişen ağırlık merkezinden dolayı kasların yanlış kullanımını düzeltir.

Aşırı kilo alımını önler.

Alt ve üst beden sıkılaşır ve kuvvetlenir. Güç, dayanıklılık, denge ve fiziksel koordinasyon gelişir.

Omurga hizada tutularak bebeğe gerekli hacmin sağlanmasına yardımcı olur.

Dolaşım bozukluklarını düzelterek olaşabilecek ödem ve varis şikayetlerini azaltır.

Özellikle son aylarda sıkça hissedilen kramp şikayetlerini azaltır.

Tansiyonu dengeler.

Kan dolaşımını hızlandırır. Hızlanan kan dolaşımı, anne ve bebeği besler.

Doğum için gerekli kaslar güçlenir.

Erken doğum riskini azaltır.

Doğum sonrası iyileşme ve vücudun eski haline dönmesi hızlanır.

Prenatal Yoga derslerinde öğretilen

Pranayama - nefes teknikleri’ ile

Doğru, etkili ve derin nefes alınır.

Akciğerlerin kapasitesi artar.

Beden ve bebek daha çok oksijenlenir.

Gerginlik ve stres azalır.

Zihinsel rahatlama sağlanır.

Nefes darlığı azalır. Özellikle astım hastalarında semptom azalmasına yardımcı olur.

Doğum eylemi sırasında kasılmaların daha az hissedilmesini sağlayarak doğumun daha kolay olmasına yardımcı olur.

Rahatlama Ve Meditasyon ile

Gebe, duygusal açıdan sağlıklı olur.

Doğumla ilgili korkuları, endişeleri ve akıl karışıklıklarını giderir.

İçsel uyumu ve anne-bebek arasındaki bağı geliştirir.

İmgeleme veya nefes ile zihni odaklayarak huzur, sükunet ve derin rahatlama sağlar.

Artan farkındalık özgüveni destekler. Tüm bunlar doğal doğum sürecinin daha kolay geçmesini sağlar.

Gevşeme ile gebelik esnasında plesantaya giden kan akımı artar, bebek daha iyi beslenir.

Hormonal dengelerin ve bağışıklık sisteminin desteklenmesine yardımcı olur.

Stres hormonu olan kortisolün asgari düzeyde salgılanmasına yardımcı olur.

Yüksek tansiyon, sabah bulantıları, uykusuzluk gibi birçok fizyolojik semptomu hafifletir.

  

 

6 Mart 2012 Salı

YOGA YOLUNDA…



Yaklaşık  3  hafta  önceydi, oğlumla  otobüsle evden dönüyorduk,  durağa gelmeden kalktık  düğmeye bastım  ve inerken kapı şöfor tarafından kapanırken  lorenzo’yu kurtarma derdinde adama  bağırdım. O  an ki hareketimle ayağımı  arkaya götürüp kapı ile basamağa sıkıştırmam bir oldu  adamın kapıyı  açıp  kapama  eylemi ile de  iyice sızlattı bileğimi L Herkes benim bağırmalarımla  yanımıza gelirken  lorenzo’yu  biri kucağına  aldı.  Ohhh  dedim çocuk  rahat,  geldik benim durumuma  canım feci  yanıyor aklımdan geçen ertesi akşam ki  eğitim ve ayağım. Tanrım bedenim önemli. Zamanı değil olmamalı, nefesimle kalıyorum çıkmıyor ama,  iyice yerleşti  ayağım ne  kapı ne benim ayağım kıpırdamıyor. O an yine anladım.  Ne  kadar önemli  nefes almak ve bedenini hatırlamak. Bir kez daha yoga ya EVET dedim. Çok  sakindim canım acıyor ama  ben sakinim. 10 dk.lık çabalar sonucu kurtardım ayağı. Biraz  sendeliyor ve ağrı hallerindeyim.  Nasıl böyle sakinim.  Şaştım kendime J Şoföre de gayet  mahcup benmişim gibi ‘’lütfen biraz  daha dikkatli olur  musunuz’’ demekten başka  bir şey  yapmadım.  Adam benden beter korku  halinde. Neyse ki  hasarsız bir şekilde  vedalaşıp eve doğru  yürürken Kendime geldim ben nasıl bu  kadar  sakin olmuşum J Eskiden olsa  Ambulansla hastaneye gider ortalığı ayağa kaldırır,  üstüne  karakolluk olurduk  şoförle… Basına  çıkmak bile  şaşırtmasın  sizi.  Hatta annemle  o  akşam konuştum nasıl  oldu  da ambulans çağırttırmadın  dedi bile J
İşte Yoga beni böyle dönüşüme  uğratıyor J Nefesle  kalmak ne  kadar  önemli. Ama  her zaman  böyle sakin ve  mutlu muyum hayır  tabiki J
Bende  insanoğlu  olarak duygularıma  sahip  çıkıyorum. Kimi  zaman  öfkeleniyorum,  ağlıyorum,  mideme kramplar  girecek kadar üzülüyorum ya da ayak  parmaklarımdan başlayıp başımın tepesine kadar bedenimin her yerine  yayılan  mutsuz zamanlarım bile  oluyor. Hep  sanılır ki  Yoga  yapan ; huzurlu,  sakin. Değil sayın okuyucular J tüm duyguları bende  tanıdıklarımda  %100 yaşıyoruz.  Bizimde  stresimiz  hastalıklarımız  oluyor. Bunlar  doğal olması gereken  bence  olmuyorsa  bir garip sürekli,  peace şeklinde  dolaşmak ne mümkün….
Ama  yogayla  bu yaşanan  tüm duygular dengeleniyor.  Kabullenmeler ile  şifalanıyorsun.  Şu  an  mutsuzluğum tavan yapmış durumda  ama  içimde  bir yerde de küçücükte  inanılmaz bir huzur var.
bu  mutsuz halimde geçecek yerini başka  duygu alacaktır.
 Her an  nefesimizle, bedenimizle, duygularımızla  varız.



17 Ocak 2012 Salı

KURTARMAK


Hayatımız  bir şeylerlerle savaşarak ve kurtarmakla  geçiyor.
Bende  yıllar  öncesinde  hayatla savaş  halindeydim. Tüm hırsım ve egomla hayata karşı  savaş ilan etmiştim. Elime ne geçecek? Amacım kendimi  kurtarmak ama  neyimi kurtaracaktım ki; hayatla savaşırken, neyin savaşıydı? Sonunda  yenilgimi kabul  ettim ve devam  ettim yoluma…
İşimizi  ilerletmek için çaba halinde  olmak  var  birde savaşarak çabalarımız  var  ben  savaşlı çabalarımızdan bahsetmek istiyorum. Ekonomi ve  siyasette de çabalar  fazlasıyla  var  ya da  Evlilikler ve İlişkiler çabayla varlar! Nedir bu  Çaba?
Önce elde etmek, kazanmak için çaba,  sonra kurtarmak  için. Hükümete biri  adanacak  büyük  çabalarla  başa  gelmek  için didiniyor Ohhhhh!!!! Geldim  sonunda,  oturayım koltuğuma.  Süreç  işliyor ve  koltuk  çatırdamaya başlıyor. Başlıyor  üstündeki kurtarma  çabasına.  Koltuğu  kurtaracak kimse  geçmesin ben  korurum.  Dokunmayın O BENİM!
Kurtarmak istediği  koltuk mu kendi mi? Kim kime  dokunmasın.
İlişkiler  biraz daha farklı 2  taraf  arasında ilişki başlıyor, yanardağı uyandırır gibi lavlarındaki tüm enerji çevrende. Sen mutlu,  herkes mutlu.
Veeee zaman geliyor,  soğumaya başlıyor lavların yavaş yavaş uykuya  geçiyor yanardağ  ama  böyle sessizce  gitmek istemiyor. Patlamak istiyor aslında, sıkışmış halde savaşıyor  o enerjisiyle. Başlıyorsun SEN, BEN kargaşasına, kendinden uzak sadece karşındakini  eleştirir halde  devam  ediyor yaşantın.  Egolar  çatışmaya  başlıyor savaşın  içindesin artık.
Kurtarmak  seçeneğide var  ama kurtarmaya  çalışırken başlıyorsun; sen böyle  yaptın, sen böyle  yaparsan bende  böyle davranırım. Sen seversen  bende severim  vs…  uzar gider
İşte bunlarla  uğraşırken Hayat  devam  ediyor. Evren işliyor hep bizden önde gidiyor. Sen ister savaş  ister dur. Evren olması gerektiğiyle  var. Biten bitiyor,  devam  etmesi  gerekiyorsa istediğin kadar çırpın bitmiyor işte.
Sen,  Ben’le  kalmak yerine  içine  dön. Sadece kendinlesin ve  orada nefesinle kal. İşte  o  zaman yanardağın uykudan uyanıp enerjinle  yanmaya devam  edecek. Kimseye zarar  vermeden, yakmadan.  Hizaların  değişecektir bırak arada değişsin.  Sen  sen olduğun sürece,  savaşın, çabaların, kurtarmaların, hizaya girecek…… Kendinlesin.  
18/01/2012
Burcu

14 Ocak 2012 Cumartesi

Halil Cibran'dan...




Sevgi çizi çağırınca, onu takip edin
Yolları sarp ve dik olsa da.
Ve kanatları açıldığında, bırakın kendinizi,
Telekleri arasında saklı kılıç, sizi yaralasa da.
Ve sizinle konuştuğunda, ona inanın,
Kuzey rüzgarının bir bahçeyi harap edişi gibi,
Sesi tüm hayallerinizi darmadağın etse de.

Çünkü sevgi sizi yücelttiği gibi, çarmıha da gerer.
Sizi büyüttüğü ölçüde, budayabilir de…
En yükseklere uzanıp, Güneş'le titreşen en hassas dallarınızı okşasa da,
Köklerinize de inecek, ve onları sarsacaktır, toprağa tutunmaya çalıştıklarında...
Mısır biçen dişliler gibi sizi kendine çeker,
Çıplak bırakana kadar döver, harmanlar;
Kabuklarınızı, çöplerinizi ayıklar, eler...
Bembeyaz olana kadar öğütür sizi;
Esnekleşene kadar yoğurur;
Ve Tanrı'nın İlahi sofrasına ekmek olasınız diye,
Sizi kendi kutsal ateşine savurur...
Sevgi bütün bunları,
Kalbinizin sırlarını bulasınız diye yapar,
Ve bu biliş, Hayat'ın kalbinin bir cüzzünü yaratır...

Ancak korkunun kıskacında,
Salt sevginin huzurunu ve hazzını ararsanız,
O zaman örtün çıplaklığınızı,
Ve sevginin harman yerine adım atın...
Adım atın, kahkahaların tümünün olmadığı,
Sadece gülebileceğiniz mevsimsiz dünyaya,
Ve ağlayın, ama tüm gözyaşlarınızla değil...
Sevgi hiçbirşey sunmaz, sadece kendisini,
Hiçbir şey kabul etmez, kendinde olandan gayri...
Sevgi sahip çıkmaz, sahiplenilmez de;
Çünkü sevgi, sevgi için yeterlidir, tümüyle...
Sevdiğinizde, "Tanrı benim kalbimde," yerine,
Şöyle deyin, "Ben kalbindeyim Tanrı'nın ..."
Ve sanmayın yön verebilirsiniz sevginin akışına,
Çünkü sevgi, yolunu kendi çizer,sizi değer bulduğunda...

Sevgi bir şey istemez, tamamlanmaktan başka...
Fakat seviyorsanız ve ihtiyaçların arzuları varsa,
Bırakın bunlar sizin de arzularınız olsun...
Erimek ve akmak,geceye şarkılar sunan bir dere misali,
Şefkatin fazlasının verdiği acıyı bilip,
Kendi sevgi anlayışınla yaralanmak,
Ve kanamak, yine de istekle ve coşkuyla...

Şafak vakti kanatlanmış bir gönülle uyanmak,
Ve bir sevgi gününe daha, teşekkürle uzanmak...
Sessizce çekilmek öğle vakti, sevginin vecdini duymak,
Akşamın çöküşüyle de, eve huzurla dönmek...
Ve uyumak, kalbinde sevgiliye bir dua,
Ve dudaklarında bir şükür şarkısıyla...

Halil Cibran “Ermiş” ten alıntı.
Çev. Aytunç Altındal, 2006, Istanbul

1 Ocak 2012 Pazar

Teşekkürler 2011!




Her yılın bir hediyesi vardır. Görmek isteyene. Benim için, 2011'in en büyük hediyesi yoga ile tanışmak oldu. Ve kendimi hiç tahmin etmediğim bir yolda buldum. Çoğumuz gibi belki de:) Yine de sorgusuzca, sualsızca, takip ediyorum çıktığım yolu. Beni nereye götüreceğini düşünmeden. Sadece kedice bir merakla. İniş çıkışlarında, dalgarında, herşeyin bittiği noktalarda, bir de bakmışım, yeni bir patika çıkıveriyor önüme. Hani ormanda yürürken yolun sonu uçurummuş gibi gelir ya bazen, oysa bir de bakmışsınız, sadece bir dönemece gelmişsiniz...

İşte böyle yanılsamalarla devam ediyorum yola. Her son gibi görünenin aslında yeni bir başlangıç olduğunu keşfederek, teşekkürlerimi sunuyorum 2011'e. Ve kucaklıyorum 2012'yi, yepyeni bir günle:)...